DEVA Parti Genel Başkanı Babacan: Pazar günü referandum var
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Millet İttifakı Ankara mitinginde; “Önümüzdeki Pazar ülkemiz için çok önemli bir dönüm noktası. oy aslında bir referandum değil. Pazar günü önünüzde iki seçeneğiniz olacak. İlk pusulayı açarsanız iki seçenek vardır; İkinci pusulayı açarsanız merak etmeyin bir metre uzunluğunda, iki seçenek göreceksiniz. Ankara’ya sormak istiyorum: Otoriterlik mi demokrasi mi? Keyfi mi yoksa kanun mu? Baskı mı, özgürlük mü? Tek akıl mı, kolektif akıl mı? Korku mu umut mu? Öfke mi aşk mı? Biz buna hak, hukuk, adalet diyoruz” dedi.
Millet İttifakı Başkan Adayı ve CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Tandoğan’da miting düzenledi.
Mitinge; GÜZEL Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile birlikte . katıldı.
Babacan mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“6 ŞUBAT DEPREMİN ÜZERİNDEN 3 AY 6 GÜN GEÇTİ. O GÜNDEN BERİ YANGININ KALDIĞI EVLER YANMIYOR”
“Merhaba benim şehrim Cebeci’de doğduğum, Çıkrıkçılar Yokuşu’nda büyüdüğüm, üniversitede ODTÜ’de okuduğum şehir. 3 aydır iktidarın yok saydığı, unutturmaya çalıştığı, yok saydığı bir gündem var. ülkemizin gerçek ve hayati gündemi.Aradan tam 3 ay 6 gün geçti.3 ay 6 gün önce daha gün doğmadan ülkemizin her evine ateş düştü.Ateşin düştüğü o evler o günden beri yanıyor. O günden beri o evlerde yüzler gülmüyor.Biz o depremlerde binlerce canımızı kaybettik.Kaybettiğimiz her can birinin annesi,babası,kardeşi,oğlu,yeğeni,kuzeni,dedesi,nenesi. depremlerde kaybettik birinin eşi, nişanlısı, yol arkadaşı, dostu.Öyle acılarla kavrulduk ki Allah bir daha böyle acılar göstermesin.
“ŞUNUN ESASI BU TEK SİSTEM ÇALIŞMAZ. KİMSE TALİMATLAR OLMADAN HAREKET EDEMEZ”
Birçok iş arkadaşımı da kaybettim. Depremin ilk 10 gününün 9’unda deprem bölgesindeydim. 11 il merkezine defalarca gittim, yine köy ve kasabaları gezdim, bizzat şahit oldum. Duyulamayanların sesi oldum. Gittiğim her yerde bana ‘İlk 48 saat, ilk 72 saat devlet yoktu’ dedi. Enkazları kendi ellerimizle kaldırdık. Hayatta kalanları çıkardık, cesetlerimizi kendimiz gömdük’ dediler. Geçen yıl orman yangınları çıktı. Binlerce hektar gözümüzün önünde yanarken bir baktık ki memlekette yangın söndürücü yok. Deprem oldu ve depremin ilk 48 ve 72 saati yardım ulaştırılamadı. İnsanlar enkaz altında ya nefes darlığından ya da donma nedeniyle öldü. Bugün soruyorum; O 48 saatte, o 72 saatte neler oldu? Parklarda o makineler kapatılırken insanlar neden enkaz altında kaldı? Silahlı kuvvetler çalışanı neden çabuk çıkmadı? Madenciler neden hızlı hareket etmedi? Ne oldu? Depremden beri soruyorum cevap yok. Özünde, bu tek adam sistemi çalışmıyor. Bu ülke her şeyi tek bir bireye bağlamanın zorluklarını yaşıyor. Erdoğan son 5 yıldır tüm sistemi kendisine bağlamıştır. Talimat olmadan kimse hareket edemez. Cumhurbaşkanı sözcüsü, “Hastane yangını Cumhurbaşkanımızın talimatıyla söndürüldü” diyor. Yani talimat alınmadan yangın söndürülmeyecek mi? nedir bu ben ben ben?
“BULUŞMA NOKTAMIZ BU SİSTEMİN DEĞİŞİMİDİR”
Altı partiyle bir araya geldiysek ilk buluşma noktamız bu sistemin değişmesidir. Amacımız artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak adlandırılan ve aslında başlı başına tam bir sistemsizlik olan bu canavarca sisteme son vermek ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi ülkemize getirmektir. Kolları sıvadık, 84 maddelik anayasa metni, 2 bin 300 maddelik ortak politikalar metni hazırladık. Seçimlerden sonra kurulacak hükümetin her alanda neler yapacağını hazırladık. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde daha önce hiç bu kadar kapsamlı bir anlaşma yapmak için altı taraf bir araya gelmemişti. Seçimden sonra kurulacak hükümetin 20 bakanı 5 yıl ne yapacaksa hepsinin ödevi hazır. Dürüst, saf ve bilgili ekiplerimizle hazırız.
“PAZAR SAYISAL BİR SEÇİM DEĞİL, GERÇEKTEN REFERANDUM”
Biz hazırız ama önümüzdeki Pazar takviyelerinizi bekliyoruz. Önümüzdeki Pazar ülkemiz için çok değerli bir dönüm noktası. Pazar günü sıradan bir seçim değil, aslında bir referandum. Pazar günü önünüzde iki seçeneğiniz olacak. İlk pusulayı açarsanız iki seçenek vardır; İkinci pusulayı açarsanız merak etmeyin bir metre uzunluğunda, iki seçenek göreceksiniz. Ankara’ya sormak istiyorum: Otoriterlik mi demokrasi mi? Keyfi mi yoksa kanun mu? Baskı mı, özgürlük mü? Tek akıl mı, kolektif akıl mı? Endişe mi umut mu? Öfke mi aşk mı? Biz buna hak, hukuk, adalet diyoruz. Hakkı düştüğü yerden kaldıracağız, bu ülkede hukukun üstünlüğünü hakim kılacağız ve adaletle hareket edeceğiz. Adalet olmadan olmaz. Adaletin temelini sağlam tutmazsanız, ekonomiOnu inşa edemezsin.
“BİRLİKTE KAZANACAĞIZ VE SEÇİM SONRASI SUSARAK BİRLİKTE YÖNETECEĞİZ”
Savaş mı yoksa barış mı? Yoksulluk mu zenginlik mi? Kış mı bahar mı? 15 Mayıs sabahı inşallah o bahara, o demokrasi gününe uyanacağız. Biz buna demokrasi, zenginlik, barış, özgürlük diyoruz. Bu pazar ilk oylamada istibdat ve demokrasi arasında bir tercih yaparken Sayın Kılıçdaroğlu’nun isminin altına ‘evet’ damgası vuracağız. İkinci oylamada keyfilik ve hukukun ortasında seçim yaparken DEVA’ya, Saadet’e, Gelecek’e, Demokrat Parti’ye CHP diyeceğiz. Hep birlikte kazanacağız. 86 milyon kazanacak, inşallah Türkiye kazanır. Biz konuşuruz. Hep birlikte kazanacağız ve seçimden sonra kolları sıvayıp birlikte yöneteceğiz. Çok çalışacağız, çok çalışacağız. Gücünü daima halkını yaşatmaktan alan bir devleti hep birlikte inşa edeceğiz. 14 Mayıs Anneler Günü’nde annelerimize baharı armağan edelim.”